sistem

YÖK, üniversitelerin akademisyen açığı sorununu çözmek için 72 yaşında emeklilik içeren düzenlemenin kapsamını genişletiyor. YÖK’ün çözümü yetersiz bulundu. Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof.Dr.Tahsin Yeşildere, “Yaş süresini uzatmak sorunu çözmez, YÖK sistemi değişmeli”dedi.

Sultan UÇAR
Yeni Yüzyıl Gazetesi

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu kapsamında, devlet üniversitelerinde yardımcı doçent, doçent ve profesör kadrosundaki öğretim üyeleri 67 yaşında emekli olmak zorundaydı. 2008’de Adıyaman,Düzce,Gümüşhane,Amasya ve Giresun Üniversitesi gibi 41 üniversitede,200 öğretim üyesinin yaş nedeniyle emekliye ayrılacak olmasıyla sorun çıktı.YÖK,yaş sınırını bu üniversiteler için 5 yıl uzatıp, 72’ye çıkardı.Şimdi ise 72 yaşında emeklilikle ilgili düzenlemenin süresi uzatılarak genele yayılması için yasa tasarısı taslağı hazırlandı.

Açık okutmanlarla kapatılıyor

2014-2015 verilerine göre; Türkiye’deki 196 üniversitede, 6 milyon 63 bin öğrenci ve 21 bin 958 profesör var.Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Dr.Tahsin Yeşildere akademisyen açığını şöyle anlattı; “Üniversitelerimizde 151 bin 148 öğretim elemanı var.Bu sayının 45 bini araştırma görevlisi,derse girmiyor.100 binin biraz üzerinde profesör, doçent, yardımcı doçent ve öğretim elemanı görevli. Malesef öğretim elemanı ve okutmanla üniversitede öğretim üyesi açığını kapatmaya çalışıyoruz”

Hoca başına 110 öğrenci

Öğretim üyesi başına 51 öğrenci düştüğünü anlatan Yeşildere, “Dumlupınar’da bu sayı 110’a, Kocaeli’nde 101’e kadar çıkıyor. Bu koşullarda sağlıklı bir yükseköğretim yapılabilmesi imkansız. OECD’ye göre, öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı 14 olmalı. Sabancı, Hacettepe, İTÜ, Boğaziçi, ODTÜ gibi nitelikli üniversitelerde dahi bu sayı 20-35 arasında. En fazla 8-10 öğrenci olması gerekiyor” Türkiye’de yılda 4 bin 500 doktora öğrencisinin mezun olduğunu anlatan Prof.Yeşildere, “ABD yılda 61 bin, Almanya’da 25 bin doktora mezunu veriyor. Doktorada, gelişmiş ülkelerin çok gerisindeyiz. Türkiye’de üniversite sayısı 3 kez artarken, hoca yok. Profesörlerin yüzde 72’si Marmara, İç Anadolu ve Ege’de görevli. Güneydoğu’da bu oran yüzde 2.5’de kalıyor. Üniversitelerde nitelikli akademisyen ve öğrenci sorunu var”

Nitelikli hocalar vakıflara gidiyor

Profesör maaşlarının 6 bin TL olduğunu ve akademisyen azlığında maaşların da etken olduğunu belirten Prof. Dr.Tahsin Yeşildere, “OECD ülkeleri arasında maaşta 21.sıradayız. Bu koşullarda bir öğretim üyesinin üniversitede, özellikle de devlette kalması çok zor. Vakıf üniversitelerine daha iyi imkanlar var. Ciddi kayışlar başladı.Devlet üniversitelerinde, tıp, mühendislik, hukuk, veteriner hekimlik, diş hekimliği ve eczacılık gibi alanlarda hoca sayısı düştü.Buna karşılık öğrenci sayısı 2 kat arttı. Her şehire bir üniversite açmak çözüm değil. Yükseköğretim sistemi sil baştan değerlendirilmeli. Mevcut, YÖK sistemiyle üniversiteleri yönetmek mümkün değil. Üniversiteler kendi öğretim elemanını alma ve yetiştirme yetkisine sahip olmalı. Yaş değil, YÖK sistemi değişmeli”dedi.

“Performansa dayalı sistem getirilmeli”

MEF Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Muhammed Şahin ise, “Türkiye’de hızla artan öğrenci ve üniversite sayısına rağmen öğretim üyesi sayısı aynı hızla artmadı. Yaşa bakılmadan, hoca üretiyorsa ve öğrencisine vereceği bilgisi varsa 72 yaşa çıkarılması sıkıntıyı kısmen çözecektir. Amerika’da devlet üniversitelerinde 70 yaş sınırı var. Ancak üretken, projesi olan öğretim üyeleri üniversitelerinde faaliyetlerini devam ediyor.Çok daha ileri yaşlarda hocalar da var. Vakıf üniversitelerinde sıkıntı yok. Sorun devlette. İTÜ’deki bir hocamıza ‘Senin yaşın doldu. Anadolu’ya git’ derseniz. O da emekli olup, kabuğuna çekiliyor. Asıl sorun üreten insan sorunudur. Üretmeyen gençler de var. Yaşa değil performansa dayalı bir istihdam sistemi getirilmeli”diye konuştu.

21 bin 958 profesör var

Türkiye’deki 196 üniversitedeki öğretim elemanları akademik ünvanlarına göre şöyle; 21 bin 958 profesör, 14 bin 497 doçent, 34 bin 196 yardımcı doçent, 21 bin 8 öğretim görevlisi, 10 bin 257 okutman, 3 bin 821 uzman, 45 bin 383 araştırma görevlisi, 44 eğitim- öğretim planlamacısı görev yapıyor. Son 10 yılda profesör sayısında artış oldu. 2005-2006’da 11 bin 220 olan profesör sayısı 21 bin 958’e ulaştı.

Son 10 yılda arttı ama…

Türkiye’de öğretim elemanı sayısı son 10 yılda yüzde 90 artışla 151 bin 164’e kadar yükseldi. Ancak üniversite sayısı da 3 kat arttığı için bu artış yeterli olmadı. Akademisyen sayısı; 2006-2007’de 82 bin 250 kişi, 2007-2008’de 86 bin 522 kişi, 2008- 2009’da 96 bin 105 kişi, 2009-2010’da 97 bin 923 kişi, 2010-2011’de 102 bin 682 kişi, 2011-2012’de 108 bin 462 kişi, 2013- 2014’de 127 bin 441 kişi ve 2014-2015 Akademik Yılı’nda 151 bin 164 kişiye çıktı.

En çok hoca İstanbul’da

İstanbul Üniversitesi halen 5 bin 73 akademisyen ve bin 494 profesörle en fazla akademisyenin görev yaptığı üniversite ünvanını elinde bulunduruyor. İstanbul’u 4 bin 45 akademisyenle Gazi, 3 bin 732 akademisyenle Hacettepe, 3 bin 670 akademislenle Ankara, 3 bin 338 akademisyenle Dokuz Eylül, 3 bin 168 akademisyenle Ege Üniversitesi takip ediyor.