Türkiye’nin son 40 yılına damgasını vuran YÖK, sadece niceliğin ön planda tutulduğu ve temel işlev olarak diploma dağıtmayı kendine seçmiş bir yükseköğretim alanı yarattı. Üniversiteleri bir merkezden denetlemek üzere kurulan YÖK, her şeyin tek yetkilisi rektörler yaratıp, en sonunda bu rektörlerin ve kendisinin emrine amade olduğu bir üst belirleyiciye, cumhurbaşkanlığına bağlandı. Bugün Türkiye üniversiteleri, cumhurbaşkanlığından emir alan YÖK’ün emirlerini uygulayan rektörlerin emir demiri keser mantığıyla yönettiği kurumlar haline geldi. Öte yandan, vakıf üniversiteleri “patron”ların ticari kaygılarla yönettiği kurumlar olmaktan kurtulamadı.

  • Türkiye üniversiteleri katılımcı bir anlayışla yönetilmiyor.
  • Türkiye üniversitelerinde mali, idari, akademik ve istihdama yönelik özerklik yok.
  • Türkiye üniversiteleri bilimsel açıdan özgür değiller.
  • Üniversitenin temel bileşenlerini oluşturan öğrenciler, çalışanlar ve akademisyenlerin yeni bilgiyi üretme, öğretme ve kamuyla paylaşma özgürlükleri ellerinden alınmış durumda.
  • Uluslararası hukuk ve anayasayla sabitlenen akademik özgürlük, düşünme ve ifade hakları kısıtlanmış durumda.
  • Üniversitenin bir diğer bileşeni olan mezunlar, üniversite diploması denen ürünü alıp köşelerine çekilmiş tüketiciler olarak görülüyorlar.

Bugün Türkiye üniversiteleri KHK’larla, disiplin soruşturmaları ve cezalarıyla, her düzeyde görülen mobbing vakalarıyla, keyfi işten çıkarmalarla ve ardı arkası kesilmeyen intihal skandallarıyla birer sorun yumağı. Genç akademisyenler ve akademisyen adayları, yurtdışına taşınmayı tek seçenek olarak görüyorlar. Türkiye üniversitelerinde bilim üretilemiyor, evrensel akademik ortama katkılar sınırlanıyor ve tüm bunların yerine, üniversiteler yine belirli merkezlerden yönlendirilerek belirli özel sektör alanlarıyla işbirliği yapan ofisler haline getirilmeye çalışılıyor.

Türkiye’de yükseköğretim can çekişiyor! Toplum bu kötü gidişe dur demeli. Üniversite bileşenleri soruna dikkat çekmek için daha fazla inisiyatif almalı. Bu konuda ilk harekete geçmesi gereken grup ise akademisyenler, yani tüm öğretim elemanları. Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği (ÜNİVDER), üniversitenin sorunlarını dile getirmek, çözüm yolları üretmek ve birlikte mücadele etmek için araştırma görevlilerinden öğretim görevlilerine, şu anda görev yapanlardan emekli olmuşlara, vakıf ya da devlet üniversitelerinde çalışanlara kadar tüm öğretim elemanlarına çağrıda bulunuyor.

ÖZGÜR, ÖZERK, KATILIMCI BİR ÜNİVERSİTE İÇİN ARAMIZA KATILIN!

Websitemizden (univder.org) ulaşacağınız formu doldurarak ÜNİVDER’e üye olabilirsiniz. Üyelik koşul ve sorumlulukları formda açıklanıyor.

Üniversite devlet ve toplumun ortak değeridir. Bu değerin daha fazla zayıflatılmasını durdurmak için mücadele etmemiz gerekiyor. Özgür, özerk ve katılımcı bir üniversite ve özlük haklarımızı koruma mücadelesi için sizleri ÜNİVDER’e çağırıyoruz. Birlikte güçlüyüz.