- Üniversiteler eğitim ve araştırma yolu ile kültür, bilim ve teknoloji üreten, öğreten, yaygınlaştıran ve topluma kazandıran kurumlardır.
- Üniversitelerin amaçları:
- Kültür, sanat, bilim ve teknoloji eğitimi sağlamak,
- Bu alanlarda temel ve uygulamalı araştırmalar yapmak,
- Bu alanlarda ulusal refaha katkıda bulunmak ve uluslararası işbirliği
yapmaktır.
- Üniversiteler yukarıda sayılan amaçları gerçekleştirirken bu alanlarda diploma, sertifika, akademik ünvan vermek yetki ve sorumluğuna sahiptir.
- Üniversiteler yukarıda sayılan amaç ve faaliyet alanları içinde bilimsel, eğitsel, mali ve yönetsel özerkliğe sahiptirler. Bu özerklikler üniversitelere
- Bilimsel çalışmalarının nitelik ve içeriğini belirleme ve gerçekleştirme,
- Bilimcilere ve araştırmacılara kendi konularında çalışma olanağı sağlamak amacıyla düzenlemeler yapma,
- Eğitim programlarını belirleme, geliştirme ve değiştirme,
- Bütçe tahsisatlarını kendi kurumsal gereksinim ve hedeflerine göre belirleme,
- Gerekli elemanların istihdam ve çalışma koşullarını düzenleme,
- Üniversite içinde öğrenci, öğretim elemanları, araştırmacılar ve çalışanlarla ilgili düzenleme yapma, ödüllendirme ve gerektiğinde cezalandırma
hakkını sağlar.
- Üniversitenin bilimsel ve akademik özgürlüğü, yönetimsel ve mali özerkliği olmalıdır.
- Üniversitenin her kademesinde kurullarda yöneticiler demokratik seçimlerle
belirlenmelidir. Özellikle rektör, öğretim kadrosunun tümü, üniversite öğrenci ve çalışanlarının temsili katılımı ile seçilmelidir. Üniversitelerde başta rektör olmak üzere yöneticiler toplam seçmen sayısının en az yarısı veya daha fazla oyuyla görevden alınabilmelidir.
- Üniversiteler, kurumun her alt biriminde istihdam edeceği öğretim elemanlarını ve kurum çalışanlarını seçmekte özerk olmalıdır.
- Üniversite, yurt içi ve dışındaki kurumlarla işbirliği yapabilmelidir.
- Üniversitedeki öğretim elemanları ve araştırmacıların üniversite içi ve dışı baskı ve müdahalelerden uzak, özgürce çalışabilmeleri sağlanmalıdır.
- Üniversiteler bilim yuvası olarak, ulusal veya uluslarası politikalarda bir araç olarak kullanılmamalıdır.
- Üniversite içi Dinamikler
Üniversitenin amaçlarına uygun bir biçimde çalışabilmesi ve YÖK’te olduğu gibi dışarıdan müdahale, yönlendirme ve baskılara hedef olmaması için kendi içinde adil ve yukarıda belirtilen özgürlük ve özerklik kavramlarına uygun bir biçimde işlemesi gerekir. Bu nedenle üniversitelerin toplumda ayrıcalıklı kurumlar olarak nasıl sorumlulukların yanı sıra hakları mevcutsa, üniversite içindeki temel unsurların da kendi içlerinde ve kendi aralarında göz önünde bulundurulması gerekli hak ve sorumlulukları söz konusudur. Özellikle, öğretim ve araştırma kadrosunun, öğrencilerin, üniversite çalışanlarının ve üniversitenin bulunduğu bölgedeki insanların da hakları güvence altına alınmalıdır. Bunu gerçekleştirmenin yolu, dünyada birçok üniversitede yapıldığı gibi etik kurulların oluşturulması ve bunlara işlevsellik kazandırılmasıdır. Hemen hemen evrensel kabul gören bir şemaya göre üniversitede şu etik kurulların (EK) bulunmasında yarar vardır:
- Üniversite Yaşamı EK: üniversitede eğitim, öğretim ve araştırma ilkelerini kapsayan, üniversitedeki temel unsurların kendi içlerinde ve özellikle kendi aralarındaki sorunları çözmeye yönelik etik kurul,
- Öğrenci Hakları EK: öğrencilerin üniversitede bulundukları sürece, sadece eğitim, araştırma açısından değil, sağlık, barınma, beslenme, sosyal etkinlikler bakımından da haklarını belirleyip koruyan etik kurulu,
- Dış İlişkiler EK: Üniversitenin ve üniversitelinin sanayi ve ticaret konuları başta olmak üzere üniversite dışındaki etkinlik ve işbirliklerini değerlendiren etik kurulu,
- İnsan Araştırmaları ve Deneyleri EK,
- Hayvan Deneyleri ve Bakımı EK,
- Çevre EK: üniversitede başta bilimsel çalışmalar olmak üzere bütün etkinliklerin çevreye etkisini inceleyen etik kurulu,
- Etik Üst Kurulu: Gerek etik kurullarına yapılacak atamalar, gerek bu kurullarla ilgili şikayet ve önerilerde yaptırımdan sorumlu etik kurulu,
- İdeal olarak, üniversitede kişiler veya birimler arası sorunları inceleyen bir Ombudman Kurumu.
- Üniversiteler Arası Dinamikler
Bazı ülkelerde üniversitelerin tümü ile finansal ve yönetimsel özerkliğe sahip olmaları nedeni ile üniversitelerarası bir koordinasyonu sağlayacak formel bir kurum ya da kurul yoktur. Ancak bizde ve Avrupa’da birçok ülkede olduğu gibi üniversitelerin devlet desteği alıyor olmaları asgari de olsa bir koordinasyonu gerektirmektedir. Bu bağlamda, istenmeyecek durum ve kurumu saptamak daha kolaydir; gelecekte YÖK gibi buyurucu, tektipleştirici, merkeziyetçi bir kurulun üniversitelerarası koordinasyon sağlaması kabul edilemez. Bir çerçeve yasası sınırları içinde kalınacaksa, kaynak kullanımı, öğrenci alımı ve akademik yükseltmelerde üniversitelerin özgürlük ve özerkliklerine müdahale etmeyecek bir ‘danışma kurulu’ olabilir. Üniversite rektörleri ve ayrıca üniversitelerce seçilmiş temsilcilerden oluşan böyle bir kurulun, oyların en az ¾’ü ile alınan kararları üniversitelerce geçerli olmalıdır. Ayrıca üniversiteler arası kurulacak (ve danışma kurulu üyelerinin dışından seçilecek) bir Üniversitelerarası Etik Kurulu’na her üniversitenin başvuru hakkı olmalıdır.
Çerçeve Yasası için Ekler
Üniversite çerçeve yasasında öne çıkan tartışmalı konuları aşağıda belirtiyorum:
- Üniversite-dış ilişkiler, özellikle üniversite-sanayi ilişkileri
Bu konuda uzun vadede en verimli yaklaşım ana metinde belirtilen ‘Dış İlişkiler Etik Kurulu’nu ve bu etik kurulun işlemesine rağmen ortaya çıkabilecek sorunları üniversite çalışanlarının dikkatine çekebilecekleri ‘Üst Etik Kurulu’nu güçlü bir biçimde devreye sokmaktır. Bunun dışında çok iyi niyetle baştan bir önlem olarak yapılabilecek kısıtlamaların üniversitenin işleyişine aşırı kısıtlayıcı bir girişim olabileceği gibi, bundan daha vahim olarak bu tür sınırlamaların ters tepip ‘kaçamak’ iş yapma olasılığını arttırabilir.
- Öğrenci seçme ve yerleştirme kriterleri
Bugünkü sistemin sağlıklı olmadığı hemen herkesçe bilinip kabul edilmekle birlikte, öğrenci seçme ve yerleştirme sistemin değiştirilmesi ancak eşitlikçi, üniversiteye dış baskıyı ve genelde kayırmacılığı engelleyecek bir alternatifin geliştirilmesi ile mümkün olabilir. Bu bağlamda her üniversiteye kendi öğrencisini seçme ve bunun için gerekli koşul ve sınavları hazırlaması hakkının verilmesi en ‘özgürlükçü’ ve bugünkü sistem ve anlayış açısından en radikal olanıdır. İkinci bir yaklaşım, merkezi bir sisteme ek olarak her üniversitenin kendi ölçütlerini belirleyip buna göre öğrenci almasıdır. Bugün buna en yakın sistem yanılmıyorsak Mimar Sinan Üniversitesinin yaklaşımıdır.
Burada göz önünde bulundurulması gereken birkaç noktaya dikkati çekmek isteriz,
Lise mezunlarına üniversite girişlerinde eşit hak tanıyacak bir seçim sistemi olmalıdır. Bir başka deyişle üniversitenin seçme/kabul kriterleri kendi içinde akademik eşitliği zedelememeli ve başvuran öğrenciyi akademik kriterler dışındaki nedenlerle dışlamamalıdır (Özel üniversitelerin fahiş fiyatları ile bu kritere ne kadar uyduğu da ayrı bir sorundur).
- Mali Özerklik
Çerçeve yasası ile önerilen mali özerklik, hiç bir şekilde devletin üniversitelere maddi kaynak aktarmasında bir kısıtlama ve üniversiteyi kendi fonlarını yaratma/bulma konusunda ‘girişimci’liğe itecek bir kavram değildir. Bilakis, fonlar arasında aktarmalara izin vermeyen katı bütçe uygulamaları nedeni ile üniveritenin kendi gelişim planı çerçevesinde bir politika izlemesini engelleyen koşulları ortadan kaldırmak için düşünülmüştür. Bu bağlamda gerçek mali özerkliğin sağlanması için üniversitelerin kendi gereksinimleri doğrultusunda kısıtlayıcı olmayan vakıf, döner sermaye ve bağış sistemini hayata geçirmelerine izin verilmelidir. Aynı nedenle, üniversitelerin bir değil birkaç yıllık mali plan yapması, her yıl için ayrılan bütçenin geç açılıp erken kapanmaması ve bir yılda kullanılmayan fonların ikinci yıla aktarılabilmesi çok önemlidir.
- Üniversitelerde akademik güvence (tenure)
Bu konuda birbirlerine zıt iki görüşten biri akademisyenlerin asistanlık aşamasından itibaren –ancak kanunun suç saydığı ihlaller ve akademik dünyanın ilkesel olarak kabul edemeyeceği intihal ve benzeri suçlar dışında- akademik güvenceye sahip olmasıdır. Diğer uçtaki görüş ise bu şekilde ifade edilmese bile bugünkü vakıf üniversitelerinde fiilen uygulanan sözleşmeli sistemdir (bir başka deyişle gerçek anlamda hiçbir kimsenin hangi ünvanla olursa olsun iş güvencesine sahip olmamasıdır). Burada özellikle üzerinde durmamız ve çerçeve yasasında vurgulamamız gereken kriter, akademisyenliğin hiç bir aşamasında akademik ölçütlerden başka nedenlerle kişinin işine son verilememesidir. Bu bakımdan ana metindeki 5.d maddesi önemlidir.
- 5. Üniversitelerde seçim ve yönetim konusunda üniversitelerin özerkliği
Ana metindeki 5.a maddesi, üniversitedeki bütün akademik kurullarda ön seçimi öngörmekte ve bugünkü yasadan farklı olarak seçilen kişilerin seçimle/oylamayla görevden alınabileceğini öngörmektedir. Bunu bir adım daha ileri götüren farklı bir görüş ise, üniversitelerin yönetim ve yönetişim felsefelerini belirlemeyi yasa ile önceden saptama yerine üniversitelere bırakmaktır. Bu ikinci yaklaşım, süregelen bir sistem içinde her üniversitenin yeniden yapılanmasını gerektirecek ve belki de uzun bir tartışmalı süre ve süreç içinde üniversitenin temel eğitim ve araştırma faaliyetlerini aksatabilcektir. Orta bir yol, üniversitede seçimleri genel bir ilke olarak kabul edip, üniversitenin yıllar içinde yeniden yapılanmasına izin veren bir esnek ifadeyi yasaya koymaktır.